Blog

Konuk Yazarımızın Kaleminden: Barışa Dair…

Hayattaki en büyük şansımın ışık saçan bir ruhun elinde yetişmek, çiçek açmak olduğunu söyleyebilirim: Babaannem. İlkokul birinci sınıftayım. Küçük bir kızım, biraz da zayıf… Sınıf arkadaşım olan başka bir kız arkadaşımdan dayak yedim. Okulun bahçesinin kuytu bir köşesinde bana o tekmeyi sallarken, pörtlek gözlerinden çıkan bakışları hatırlayıp gülümsüyorum aklıma gelince. Tabii o tekmeyi yedikten sonra içim müthiş bir öfke ile dolmuştu. Nasıl bir istek anlatamam,…

Devamını Oku

Deneyimsel Öğrenme: Öğrenmenin Sonu Yok – II

16 Şubat tarihli blog yazıma bir hikaye ile başlamıştım ve bu hafta kaldığımız yerden yolumuza devam ediyoruz. Eğer hikayeyi okumadıysanız hemen okuyun. 😉 * * * Bu hikâyeyi ilk okuduğumda, Boğaziçi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde Prof. Dr. İbrahim Kavrakoğlu hocamızın asistanlığını yaparken sınıfta o gün öğrencilere söylediği söz aklıma geldi: “Gençler, bu bölümden mezun olduğunuzda iş bitmiyor. Hatta her şey yeni başlıyor. Diploma…

Devamını Oku

Konuk Yazarımızın Kaleminden: Üzüntü Ve Muz Kabuğu, Dünya Ayaklarımın Altında Sallanıyor…

Hatırladınız mı? 80’li yıllarda TRT’de izlediğimiz  Adile Naşit’in “Uykudan Önce” programında yayınlanan bir çizgifilmde geçen bir repliktir; “Üzüntü ve muz kabuğu dünya ayaklarımın altında sallanıyor.” Sallanır hakikaten😊 Sabah evden çıktın ve işine doğru yol alıyorsun. Ayakların yürüdüğün kaldırımla temas ediyorken, aklın çoktan başka yerlere kaymış: akşama yemek olayını nasıl çözmeliyim, faturaların gününü geçirmeden nasıl ödemeliyim,  arkadaşımı da bir daha gördüğümde ona şunları şunları söylemeliyim….. Böyle…

Devamını Oku

Deneyimsel Öğrenme: Öğrenmenin Sonu Yok – I

Deneyimsel öğrenme, bebeklikten yetişkinliğe kadar hiç bitmeden devam eden bir süreç. Hepimiz deneyimler yoluyla öğreniriz. Potansiyelimizi geliştirmek, yeni beceriler kazanmak, sorunların üstesinden gelmek için deneriz. Deneyimsel öğrenme hakkında söylenecek çok fazla şey var. Ama ben bir hikâye ile başlamak istiyorum. Deneyimsel Öğrenme Üzerine Bir Hikâye Fakülte dördüncü sınıfta, son sınav günüydü. Öğrenciler bu sınavı da geçtikten sonra diplomalarını alıp hayata atılacaklardı. Sınava girdikleri dersi veren…

Devamını Oku

Konuk Yazarımızın Kaleminden: Sevgililer Günü Olunca…

Sevmek hakkında iki sözüm olabilir: Birincisi kendini sevmek. İkincisi almak ve vermek. Hani yaşamın çıkış ve iniş döngüleri olur ya, insan ömründe belli periyodik aralıklarla tekrarlanan 7 yılda 11 yılda 33 yılda diye uzayıp gidiyor sanırım… İşte o iniş periyodunda, tam da o aralıkta, kendini irtifa kaybeden bir uçağın pilotu gibi, kondisyondan düşmüş bir atlet gibi, her sınavdan zayıf alan öğrenci gibi, savaşta mevzii kaybeden…

Devamını Oku

En İyi Buğday İçin

En iyi buğday yarışmasına senelerdir katılan bir çiftçi, büyük ödülü o yıl da kazanmıştı. Yarışmayı izleyen gazeteciler, çiftçiden bu başarısının sırrını öğrenmek istediler. Çiftçi bu sırrın, kendi buğday tohumlarını komşularıyla paylaşmasında yattığını söyledi. Gazeteciler bu cevaba çok şaşırdılar: “Onlar sizin rakibiniz olarak yarışmaya katılıyorlar. Buna rağmen, ne diye tohumlarınızı onlarla paylaşıyorsunuz?” diye sordular. Çiftçi: “Neden olmasın?” dedi. “Bilmiyor musunuz: Rüzgar, olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır…

Devamını Oku

Konuk Yazarımızın Kaleminden: Artık Anahtarı Kırmıyorum…

Modern insanlık öğretilerinde başlatmalar, girişmeler, yapmalar, etmeler, çabalar çok övülür. Aslında içinde emek olan her edimin kutsallığı, bence de tartışılmaz bir gerçektir. “Emek“ insanı anlamlı bir varlık kılan çok yüce bir değerdir. Peki, o zaman aklıma şöyle bir soru geliyor: Emek gibi soyut kavramların içini dolduran, aslında bizim onları somuta çevirme biçimlerimiz değil midir? Bu durumda yüceleşmiş, kutsallığı yadsınamaz o kavramların, bizler tarafından somuta dönüştürme…

Devamını Oku

Yoksa Bütün Yollar Sana Mı Çıkıyor?

Başarı ve mutluluk; vazgeçilmez konularımız. Bir şekilde hayatımızda, kafamızın içinde dönüp duruyor. Hedefleniyor, kafaya takılıyor, bazen biz kovaladıkça o bizden fersah fersah öteye kaçıyor. E peki ne biçim birşey bu böyle? Sıkıldık, yorulduk, bıktık üzerinde tartışıp durmaktan belki, ama kaçış yok 😊  “Valla benim bu konularla hiç işim olmaz, hiç kafama takmam. Hayatımı yaşıyorum, öyle başarıya falan pek takılmıyorum. Başkaları otursun düşünsün bunları!” da diyebilirsiniz…

Devamını Oku

Konuk Yazarımızın Kaleminden – Farklılaşma Bilimi : Diferansiyel Potansiyalizm

Kişisel gelişimin popüler, çözümlerinin de sıkı bir pazar haline geldiği bir çağın içinden geçiyoruz. Aslında bu durum oldukça mutluluk verici. Çünkü artık çözümleri içerde aramaya başladığımızın bir göstergesi. O nedenle çok kıymetli. Her birimiz gerek sosyal medyadan izleyerek gerekse birebir eğitimlere katılarak bu bilgi bombardımanından nasibimizi alıyoruz. Kendi yolumda karşıma çıkan öğretileri de harmanlayıp sorgularken şunu farkettim: Bizler birbirimizden parmak izlerimiz gibi farklıyız ve çok…

Devamını Oku

Toprak Ve Varoluş

İnsanın varolma çabası üzerinde düşünüp duruyorum. Sonra problemlere değil de, ancak çözümlere odaklanınca nasıl da herşeyin değişiverdiğini ve ilerlediğini görüyorum. 😊 Bu sefer toprağın gücünü, nasıl da içinde hayatı barındırdığını, insana can kattığını düşünmeye başlıyorum. Sonra toprağa sevgiyle, şefkatle ve çözüm odaklı yaklaşıldığında, nasıl 1’e 1000 verdiğini görüyorum.   😊 Sonra da Aşık Veysel’in “Kara Toprak” şiiri aklıma geliyor: “Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi…” Toprağa,…

Devamını Oku